Uluslar arası Ticaret Genel Kavramlar

Uluslar arası ticaret nedir?

Uluslar arası ticaret basit olarak malların ve hizmetlerin ülkeler arasındaki değişimi olarak tanımlanabilir. Bu tür ticaret, fiyatlardan, arz-talep dalgalanmalarından ve küresel olaylardan etkilenen ve bunları etkileyen bir dünya ekonomisi oluşturur. Mesela Asyada yaşanan siyasi bir değişim iş gücü piyasasında bir yükselmeye neden olabilir, bu da Malezyada üretim yapan Amerikan menşeli bir spor ayakkabısı üretici firmasının imalat maliyetlerini arttırabilir, sonuç olarak bu durumlar senin yerel mağazandaki tenis ayakkabısı fiyatlarını yükselmesi ile sonuçlanabilir. Diğer taraftan işgücü piyasasındaki muhtemel düşüş ise senin yeni bir ayakkabı satın alırken ödemen gerekecek olan meblayı düşürecektir.
Küresel ticaret tüketicilere ve ülkelere kendi ülkelerinde ulaşmaları mümkün olmayan ürünlere erişme fırsatı sunmaktadır. Neredeyse her çeşit ürüne uluslar arası piyasalarda ulaşılması mümkündür: gıda, giyecek, yedek parça, yağ, mücevher, içecek, hisse senetleri, döviz ve su. Bunlara ek olarak hizmetler de aynı şekilde serbest olarak dolaşabilmektedir: Turizm, bankacılık, danışmanlık ve ulaşım hizmetleri. Uluslar arası piyasaya satılan bir ürün ihraç edilmiş olarak adlandırılmakta ve uluslar arası piyasadan satın alınan ürün ise ithal edilmiş ürün olarak tanımlanmaktadır. İhraç ve ithal ürün miktarlarının karşılaştarılması ise o ülkenin ödemeler dengesindeki cari dengesini göstermektedir.
 

Uluslar arası Ticaret ile Artan Verim
Uluslar arası ticaret zengin ülkelere, iş gücü, teknoloji ve sermaye gibi kaynaklarını etkin kullanabilmeleri için zemin hazırlamaktadır. Ülkeler birbirlerinden farklı varlıklar ve doğal kaynaklar (toprak, emek, sermaye ve teknoloji) ile donatılmışlardır bundan dolayı bazı ülkeler kimi ürünleri diğer ülkelere nazaran daha verimli imal edebilmekte böylece daha ucuza maledebilmektedirler. Eğer bir ülke bir ürünü uygun maliyet ile üretemiyorsa daha ucuza üretebilen bir ülkeden rahatlıkla satın alabilir. Bu sistem uluslar arası ticarette uzmanlaşma (specialization) olarak tanımlanmaktadır.

Şimdi birlikte basit bir örneği inceleyelim. A ülkesi ve B ülkesi var olsun ve bunların ikisi de yün süveter ile üzüm üretmektedirler. A ülkesi bir yılda 10 süveter ve 6 kasa üzüm üretebilmektedir. B ülkesi ise 6 kazak ve 10 kasa üzüm üretebilmektedir. İkisi birlikte toplamda 16 birim üretim yapmaktadırlar. A ülkesinde 10 süveter üretmek için iki saat harcanmakta ve 6 kasa üzüm için iki saatlerini harcamaktadırlar (toplamda dört saat). Diğer taraftan B ülkesi 10 süveter üretmek için bir saat harcarken 6 kasa üzüm için üç saat harcamaktadır (toplamda dört saat). 
Fakat bu iki ülke fark ederler ki eğer karşılaştırmalı üstünlüğe (comparative advantage) sahip oldukları ürünlere odaklanırlarsa daha verimli olabileceklerdir. Bundan sonra A ülkesi sadece üzüm ve B ülkeside sadece süveter üretmeye başlarlar. Bunun akabinde her iki ülke uzmanlaştığı üründen senede 20 birim üretmekte ve birbirleriyle eşit oranda ticaret yapmaktadırlar. Böyle bir durumda her iki ülkede her iki üründen de 20 birime ulaşmış oluyor. 
Bu basit örnekten kolaylıkla anlayabiliriz ki; bu iki ülke içinde her iki üründen de üretmenin fırsat maliyeti (opportunity cost), uzmanlaşmış olduğundan üretmesinde oluşacak fırsat maliyetinden daha yüksek olacaktır.
 Daha sipesifik olarak, her ülke için de her iki üründen 16 birim imal etmenin fırsat maliyeti ticaretin akabinde her iki üründen 20 birim olmaktadır. Uzmanlaşma bu iki ülkenin fırsat maliyetini düşürmekte ve böylece ihtiyacı olan ürünlerin imalatının verimliliğini arttıracaktır. Daha yüksek arz olduğunda, her iki ürünün de fiyatı düşecektir, bu da son tüketici içinde ayrıca bir avantaj sağlamaktadır.

Yukarıdaki örnek ile ilgili dikkat edilmesi gereken bir diğer unsur ise, B ülkesi beklide daha yüksek seviyede bir teknolojiye sahip olduğundan, hem üzümü hem de süveteri A ülkesine nazaran daha verimli olarak üretebilmektedir (daha kısa sürede). Bu durum ise mutlak üstünlük (absolute advantage) olarak adlandırılmaktadır. Buna rağmen, uluslar arası ticaret teorisine göre, bir ülke diğerine göre mutlak üstünlüğü olsa bile, uzmanlaşmadan yine de ciddi faydalar elde edecektirler.  

Uluslar arası Ticaretin Diğer Potansiyel Faydaları
uluslar arası ticaret sadece ülkelerin verimliliğini arttırmakla kalmaz, aynı zamanda ülkelerin küresel ekonomiye eklemlenmesini doğrudan yabancı sermaye (Foreign Direct Investment)  fırsatlarından yararlanması ile sağlamaktadır. Teorik olarak, uluslar arası ticarete açık bulunan ülkelerin verimlilikleri daha hızlı büyümekte ve kolaylıkla rekabetçi ekonomiye katılabilirler.
  
Doğrudan yabancı yatırım bunu ülkesine çekebilen ülkeler için döviz bolluğu, hazır uzmanlık ve teknolojinin bedavaya sağlanması anlamına gelmektedir. Bu süreç istihdamı arttıracaktır ve teorik olarak gayri safi milli hâsılada da bir artış sağlayacaktır. Doğrudan yabancı yatırımı gerçekleştiren ülke içinse bu şirketlerin yayılması ve büyümesi böylece daha yüksek gelir elde etmesini sağlamaktadır.

Uluslar arası Ticaret Politikalarının Amaçları

  1. Üretim ve kaynak açığının kapatılması
  2. İçerideki üretim fazlası için yeni pazarların oluşturulması
  3. Geniş bir Pazar hacmi
  4. Rekabet
  5. Yerel pazarın talebinin gelişmesi
  6. Ekonomik dinamizm


Korumacılık Nedir?

Hemen hemen bütün siyasal-iktisadi doktirinler yerel üreticilerin uluslar arası rekabet koşullarından zarar görüp üretimi durdurmamaları veya bunların daha karlı bir hale gelmeleri için az ya da çok hükümetin uluslar arası ticaret üzerinde bir takım engellemeler (genellikle ithalat vergileri veya kimi ürünler için resmi ithalat sınırlamaları gibi) getirmesi gerektiğini savunmaktadır. Buna rağmen iktisat teorisinde korumacı politikaların temellendirilmesi oldukça zordur. Çünkü genellikle daha küçük bir firma grubu ve bunların teşkilatlanmış sendikalarının menfaatleri bunlardan çok daha büyük bir çoğunluğu teşkil eden tüketicilere nazaran siyasi baskı gücünü elinde bulundurmakta ve tüketicilerin aleyhine olacak şekilde korumacı politikaları uygulatmaktadırlar. Böylece toplamda çok ciddi bir fayda sağlaması muhtemel uluslar arası ticaret engellenmekte veya kısıtlanmaktadır.

Korumacılığın Sebepleri

·         Ülkedeki iktisadi işletmeleri extra rekabetten korumak
·         Ülkede yeni kurulmakta olan endüstrileri rekabetle yüzleşmeden korumak
·         Ülkedeki iş çevrelerini korumak
·         Yabancı ülkelerin çok ucuz ürünleri ile damping yapmalarını engellemek
·         Zararlı ürünlerin ithalatını engellemek

Serbest Ticaret Korumacılığa Karşı

Diğer bütün teoriler gibi, burada da karşıt görüşler mevcut. Uluslar arası ticaret ticaret üzerindeki kontrol seviyeleri açısından iki zıt görüş açısına sahiptir: serbest ticaret ve korumacılık. Serbest ticaret daha basit olarak şu şekilde ifade edilmektedir. Ticaretin üzerinde hiçbir engellemenin bulunmaması gerektiğini savunan bırakınız yapsınlar (laissez- faire) yaklaşımıdır. Bunun temel fikri ise arz ve talep faktörlerinin küresel ölçekte serbestçe dolaşması ve üretimin en verimli hale gelmesidir. Bunun için piyasada ilave olarak hiçbir yönlendirmeye ve korumaya ihtiyaç yoktur çünkü piyasa bunu otomatikman gerçekleştirecektir.

Buna zıt olarak, korumacılık uluslar arası ticaretin düzenlenmesi konusunu piyasanın iyi işleyebilmesi için önemli bir etken olarak görmektedir. Bu görüş piyasanın verimsizliği uluslar arası ticaretin faydalarını engelleyebilir bundan dolayı amaç piyasanın ayarlanabilir olmasını sağlamaktır. Korumacılık pek çok değişik biçimlerde karşımıza çıkabilir, fakat en yaygın şekli gümrük tarifeleri, teşvikler ve kotalardır. Bu stratejiler uluslar arası piyasalardaki her türlü verimsizliği gidermek için kullanılmaktadır.

Serbest Ticaretin Ekonomik Argümanları

  • Serbest ticaretin teorik gerekçesi olarak karşılaştırmalı üstünlük (comparative advantage) kavramı kullanılmaktadır.
  • Karşılaştırmalı üstünlük kavramına göre bir ülke bir üründe üstünken bir başkası başka bir ürünün imalatında üstün durumdadır.
  • Ticaret ülkelerin uzmanlaşmalarına imkan sağlar ve temel yaşam standartlarını yükselmesini sağlar.


Korumacılığın Uluslar arası Ticaret Politikaları

Dünya Ticaret Örgütünün (WTO) sistemi içerisinde, emniyet tedbirleri belirli bir yerel sanayiyi uluslar arası rekabetin yıpratıcılığından korumak için kullanılmaktadır. Bir üye emniyet için bir takım eylemleri sipesifik bir endüstriyi korumak ve yok olmasının önüne geçebilmek için alabilir (mesela: bir ürünün ithalatını geçici bir süre sınırlandırmak gibi).

Koruyucu emniyet tedbirleri genellikle eğer zıt ve adil olmayan bir uygulama içermiyorsa, adil bir davranış olarak gözükmektedir. Mesela;
  • Gümrük tarifeleri
  • Kotalar
  • Damping
  • Teşvikler

1.Gümrük Tarifeleri

En eski ve en çok kullanılan uluslar arası ticareti düzenleyen araçlardan bir tanesi gümrük vergileridir. Bu vergiler devlet tarafından ülkenin sınırlarından geçirildiği esnada alınan ücrettir. Tarife ithalatın ve genellikle ithalatın ücretinin belirli bir oranını teşkil eden vergiler anlamına gelmekte ve ticareti kısıtlayan bir yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır.
Gümrük vergileri normal olarak meclis faaliyetlerinden ortaya çıkan kanunlar çerçevesinde uygulanmaktadır. Fakat Türkiyede bazı vergilerin koyulması, kaldırılması ve oranlarının değiştirilmesi görevi kanun ile hükümete verilmiştir.

Tarifelerin amacı uluslar arası anlaşmalar ile tarifelerin azaltılması ve sonuç olarak tamamen kaldırılmasıdır. Dünya ticaretinin liberalleşmesi ile sonuçlanmaktadır. 

2.Kotalar

Kota ticaretin fiziki olarak limit konulması, ithal edilen ürünlerin ülke içerisinde belirli bir dönemde satılan miktarın sınırlandırılmasının yoludur. Kotalar hükümet tarafından dayatılan veya ithalatçı ülkeler ile kısıtlanacak miktarın müzakere edilebildiği bir argümandır.
Genellikle tarifeler kotalar yerine tercih edilmektedir.

 

 

 

Neden Ticaretin Kontrolü İçin Tarifeler Kotaların Yerine Tercih Edilmekte?

Tarifelerin Tercih Edilmesinin Üç Sebebi

Tarifeler Hükümetlere Gelir Sağlar

Eğer Birleşik Devletler hükümeti Hindistandan ithal edilen beyzbol sopalarının üzerine %20 vergi koyarsa senelik 50 milyon dolarlık beyzbol sopasının üzerinden 10 milyon dolar gelir elde ediyor. Belki de bu miktar az olarak gözükebilir ancak bunu binlerce ürün üzerinden düşündüğümüzde ciddi bir gelire tekabül etmektedir. Bu gelirden eğer hükümet ithalatçıların sadece ürün miktarlarına kısıtlama getirirlerse yoksun kalacaktır. 
Şimdi bir durumu hayal edelim, Amerika senede 30.000 sopa yerine yalnızca 5000 tane satın almak istemektedir ve buna bir kısıtlama getirmek istemektedir. Kota koyulduğunda bu 5000 sopanın hangi tedarikçiden alınacağına gümrük ile sorumlu kişiler karar verecekler bu sistem ise suiistimale çok açık bir yapıya neden olmaktadır.
Tarife ise sopanın fiyatını etkileyecek ve bu 5000 sopanın fiyatını serbest piyasa koşullarında en ucuza üretebilen tedarikçinin önünü açacak ve böylece rekabetide geliştirecektir.

İthalat Kotaları Genellikle Kaçakçılığa Neden Olmaktadır

Hem kotalar hem de tarifeler eğer kabul edilebilir bir seviyede değilse kaçakçılığa sebep olmaktadır. Eğer iç piyasada ithal edilecek ürüne ulaşılamıyor ise veya çok maliyetli ise hükümet de bu ürün üzerine kota koyar ve ihtiyaç kadarının ithaline izin vermez ise kaçak olarak bir şekilde ülkeye sokulacaktır. Arz ve talebin serbest bırakılmadığı, tarifelerin ve kotaların bunlara uygun olmayacak şekilde uygulanması ciddi şekilde kanunsuzluğun önünü açacaktır.  

Damping

Eğer bir firma bir ürünü kendi yerel fiyatının çok daha aşağısına başka bir ülkeye ihraç ediyor ise buna damping diyoruz. Damping olgusu yerel endüstrinin satış hacmini ve piyasa payısı düşürerek üreticiye ciddi zarar vermektedir. Bu süreci yaşanan karlılık düşüşleri, işsizliğin artışı ve sonuç olarak da yerel üreticilerin piyasa dışında kalması takip eder.
Genellikle, damping ucuz veya az ithalat olarak basitleştirilerek yanlış anlaşılmaktadır. Diğer taraftan yasal olarak bir ürünün ülkelerden bir tanesinden diğerine normal fiyatının altına ihraç edilmesi olarak görülüyor, bundan dolayı görece farklılıklar anlaşılabiliyor, mutlak fark sezilemeyebiliyor. 
Anti damping; (damping karşıtı faaliyetler) dampingli ürünlerin ticareti bozucu etkisinden dolayı ortaya çıkan durumu tamir eden ölçütlere denmektedir. Bu faaliyetlerin amacı adil ticaretin yeniden kurulmasını sağlamaktır. DTÖ[1] anti damping çalışmalarını adil rekabetin sağlanmasında bir araç olarak tanımlamaktadır, yerel endüstrinin korunması değil adil bir ticaretin rekabet ile sağlanmasıdır. 

Teşvikler

Teşvikler korumacılığın bir türü veya yerel ürünlerin/hizmetlerin ithal olanlara karşı yapay olarak rekabetçi olmasının sağlanması için ticaret bariyerleri koyulmasının araçlardır. Teşvikler piyasayı bozabilir ve ciddi ekonomik maliyetler ortaya çıkartabilir. Mali yardımlar devletten gelecek sübvansiyonlar (teşvikler) şeklinde olabileceği gibi, aynı zamanda başka kurumlardan da imtiyazlı olarak alınabilir örneğin bireyler veya sivil toplum örgütleri bunlar daha çok bağış olarak görülür.

Teşvik Çeşitleri

Ticaret Korumacılığı (İthalat Kısıtlamaları)

Diğer ülkelerden kısıtlı ithalat yapılmasına karar verilmesi teşviğin gizlenmiş diğer bir türüdür. Müşterilerin ticaret bariyeri (engeli) olmasa çok daha uygun fiyata alabilecekleri ürünü daha pahalıya almak mecburiyetinde kalmasını sağlayan ekonomik bir argümandır. Bunun sonucunda korunan endüstri görece bir teşvik almış demektir. Bunlara örnek olarak ithalat kotaları, ithalat tarifeleri, ithalat yasakları verilebilir.

İhracat Teşvikleri (Ticaret Promosyonu)

Çeşitli vergiler veya tedbirler ihracatın özendirilmesi ve seçilen endüstrinin desteklenmesi için kullanılabilir. Diğer bir bakış açısı ile vergi uygulamaları ihracatın vergi sistemi altında adil olduğundan emin olmak için kullanılmaktadır. Teşviğin ne olduğunun (veya hangi boyutta olduğu) kararlaştırılması oldukça karmaşıktır. Birçok durumda, ihracat teşvikleri başka bir ülkenin kendi üreticilerine sağladığı teşviklerin veya korumacılığın telafi edilmesinin bir aracı olarak kullanılmaktadır.


DTÖ Nedir?

Dünya ticaret örgütü dünya çapında çapta uluslar arası ticaretin kurallarını belirleyen tek organizasyondur. Bu örgütün kalbinde dünya üzerinde ticaret yapan ülkelerin kendi milli meclislerinde tartıştıkları ve onayladıkları DTÖ anlaşmaları yer almaktadır. Örgütün amacı mal ve hizmet üreticileri, ihracatçılar ve ithalatçılar arasındaki işlerin yürütülmesine yardımcı olmaktır.
Baştada bahsedildiği gibi uzmanlaşma kaynakların daha verimli kullanılması için bir fırsattır. Uluslar arası ticaret aynı şekilde ülkelerin kapasitelerini en fazla noktaya yükseltebilmelerini ve potansiyellerini arttırabilmeleri için yine bir fırstattır. Küresel serbest ticaret karşıtları halen gelişmekte olan ülkelerde çok ciddi bir verimsizliğin var olduğunu ve bunu serbest ticaretin çözmedigini ileri sürmüş olsalar bile, yine bu ülkelerde serbest ticaret bir ufuk ve ideal olarak devamiyetini sürdürmektedir. Şu kesin ki artık küresel ekonominin önünde herhangi bir engelin varolması çok ta mümkün değil, asıl mesele sandalye paylaşımında kimin ayakta kalacağı ve buna rıza gösterip göstermeyeceği.




[1] Dünya Ticaret Örgütü (World Trade Organization – WTO)

Yorumlar