Bu yazı www.denetimnet.net internet sitesinden alınmıştır.
1.
UFRS’ye göre hazırlanan finansal tablolarda, kilit
yönetici personeline ödenen ücret ve benzeri faydalar dipnotlarda kamuya
açıklanmalıdır.
C: Doğru
UMS 24
“İlişkili Taraf Açıklamaları” standardı uyarınca kilit yönetici personel,
işletmenin, (idari ya da diğer) herhangi bir yöneticisi de dâhil olmak üzere,
faaliyetlerini planlama, yönetme ve kontrol etme yetki ve sorumluluğuna
doğrudan veya dolaylı olarak sahip olan kişilerdir. Bir işletmenin kilit
yönetici personeli o şirketin ilişkili olduğu taraflardan biridir ve bu
doğrultuda bazı dipnot açıklamaları yapılması gerekmektedir. Aynı standart
uyarınca işletme, kilit yönetici personele ödenen toplam ücret ve benzeri
faydaları aşağıdaki her kategori için kamuya açıklar:
a)
Çalışanlara sağlanan kısa vadeli faydalar;
b)
İşten ayrılma sonrası faydalar;
c)
Diğer uzun vadeli faydalar;
d)
İşten çıkarma nedeniyle sağlanan faydalar;
e)
Hisse bazlı ödemeler.
2. UFRS,
ülkeye özel gereksinimleri karşılamak amacıyla her ülke tarafından farklı
yorumlanabilir.
C: Yanlış
Finansal
tablolar, dünya genelinde birçok işletme tarafından, işletme dışındaki
kullanıcılarının bilgi gereksinimlerini karşılamak amacıyla hazırlanmakta ve
sunulmaktadır. Sözü edilen finansal tablolar büyük ölçüde benzerlik göstermekle
birlikte, bir takım sosyal, ekonomik ve hukuki sebepler ile ulusal
düzenlemelerin oluşturulması sırasında farklı ülkeler tarafından farklı
finansal tablo kullanıcılarının gereksinimlerinin dikkate alınması gibi
sebeplerle bazı farklılıklar gösterebilmektedir. Söz konusu farklılıklar,
finansal tabloların unsurları için farklı tanımların kullanılmasına, finansal
tablolarda yer alan kalemlerin muhasebeleştirilmesinde farklı kriterlerin kullanılmasına
ve bu kalemler için farklı ölçüm esaslarının benimsenmesine de yol açmıştır.
Dipnotlar da bu farklılıklardan etkilenmiştir. UFRS söz konusu farklılıkları, finansal tabloların
hazırlanması ve sunulmasına ilişkin kuralları, muhasebe standartlarını ve
uygulama usullerini uyumlaştırmak suretiyle azaltmayı amaçlamaktadır. UFRS,
ekonomik kararların alınmasına yardımcı olacak bilgileri içermek üzere
hazırlanan finansal tablolar esas alınmak suretiyle, bu uyumlaştırmanın daha da
ilerletilebileceğine inanmaktadır. UFRS, bu amaçla hazırlanan finansal tabloların,
kullanıcıların çoğunun ortak amaçlarını karşılayacağını düşünmektedir. Finansal tabloları UFRS’lerle uyumlu olan bir
işletmeler, bu uyumu açık ve tam bir şekilde dipnotlarda belirtmelidir.
İşletme, Finansal tabloları UFRS’lerin tüm maddeleriyle uyumlu olmadığı sürece,
finansal tablolarını UFRS’lerle uyumlu olarak nitelendiremez. Sonuç olarak ülke
farklılıkları, UFRS uygulamasına müdahale etmemelidir.
3.
UMS 36 “Varlıklarda Değer Düşüklüğü” standardı uyarınca
bir varlığın, değer düşüklüğüne uğradığını belirlemek için o varlığın defter
değeri ile piyasa değerinin karşılaştırması yeterlidir.
C: Yanlış
İşletme,
varlığın değer düşüklüğüne uğramış olabileceğini gösteren herhangi bir
belirtinin bulunup bulunmadığını değerlendirirken, en azından aşağıdaki
belirtileri dikkate alır:
İşletme dışı bilgi kaynakları
a)
Dönem içinde varlığın piyasa fiyatı, zamanın
ilerlemesinden veya normal kullanımdan kaynaklanması beklenenden çok daha fazla
azalmıştır.
b)
İşletmenin faaliyette bulunduğu teknolojik,
ekonomik veya hukuki çevre ile pazarda veya varlığın tahsis edildiği piyasada
işletme üzerinde olumsuz etkisi olan önemli değişiklikler dönem içerisinde
gerçekleşmiş veya bu değişikliklerin yakın gelecekte gerçekleşmesi beklenmektedir.
c)
Dönem içerisinde, faiz oranları veya diğer
yatırım kârlılığı ile ilgili piyasa oranları artmış olup; söz konusu
artışların, varlığın kullanım değerinin hesaplanmasında kullanılan iskonto
oranını önemli ölçüde etkilemesi ve varlığın geri kazanılabilir tutarını büyük
ölçüde azaltması muhtemeldir.
d)
İşletmenin net varlıklarının defter değeri piyasa
değerlerinden daha yüksektir.
İşletme içi bilgi kaynakları
e)
Varlığın fiziksel hasara uğradığı veya değer
yitirdiğine ilişkin kanıt bulunmaktadır.
f)
İşletmede, varlığın mevcut veya gelecek kullanım
yöntemini etkileyecek, önemli olumsuz değişiklikler meydana gelmiş veya
bunların yakın gelecekte meydana gelmesi beklenmektedir. Bu değişiklikler
şunları içerir; varlık kullanım dışıdır; varlığın dâhil olduğu faaliyetin sona
erdirilmesi veya yeniden yapılandırılması planları vardır; varlığın beklenen
tarihten önce elden çıkarılması planlanmaktadır; varlığın yararlı ömrünün
sınırsız değil sınırlı olduğu sonucuna varılmıştır.
g)
İşletme içi raporlamada, varlığın ekonomik
performansının beklenenden daha kötü olduğu veya olacağına ilişkin kanıt
mevcuttur.
4.
UMS 36 “Varlıklarda Değer Düşüklüğü” standardına göre,
bir varlık ya da nakit yaratan birimin değerinin düşmesi durumunda, değer
düşüklüğü zararı hesaplanmalıdır. Bu zarar da piyasa değeri ile defter değeri
arasındaki farktır.
C: Yanlış
Değer
düşüklüğü zararı bir varlığın veya nakit yaratan birimin defter değerinin geri
kazanılabilir tutarı aşan kısmını ifade eder.
Defter değeri bir varlığın birikmiş amortisman (itfa) ve birikmiş değer
düşüklüğü zararları indirildikten sonra finansal tablolara yansıtıldığı
tutarıdır. Geri kazanılabilir tutar ise, satış maliyetleri düşüldükten sonra
elde edilen gerçeğe uygun değer veya kullanımdaki değerin büyük olanıdır. Değer
düşüklüğünün değerlendirilmesi için varlıklar ayrı tanımlanabilir nakit
akışlarının olduğu en düşük seviyede gruplanır (nakit üreten birimler).
Şerefiye haricinde değer düşüklüğüne tabi olan finansal olmayan varlıklar her
raporlama tarihinde değer düşüklüğünün olası iptali için gözden geçirilir.
5.
Bazı durumlarda, şüpheli alacak karşılığının tahmin
edilebilmesi için gerekli olan veriler mevcut koşullarla birebir uyumlu
olmayabilir. Bu durumda işletmeler şüpheli alacak karşılığı hesaplamayabilir.
C: Yanlış
UMS 39
“Finansal Araçlar: Muhasebeleştirme ve Ölçme” standardı uyarınca bazı
durumlarda, bir finansal varlıktaki değer düşüklüğü tutarının tahmin
edilebilmesi için gerekli olan gözlemlenebilir veriler, kısıtlı veya mevcut
koşullarla birebir uyumlu olmayabilir. Örneğin bir borçlunun finansal sıkıntı
içinde olması ve benzer durumdaki borçlulara ilişkin elde edilebilir tarihi
verilerin az sayıda olması halinde bu durum söz konusudur. Bu tür durumlarda,
işletme, ilgili değer düşüklüğü tutarını tahmin etmek amacıyla tecrübeleri ile
de desteklenen muhakeme yeteneğini kullanır. Benzer şekilde, işletme, söz
konusu muhakeme yeteneğini, mevcut koşulları yansıtması amacıyla bir finansal
varlık grubunun gözlemlenebilir verilerini düzeltmek amacıyla kullanır. Makul
tahminlerin kullanılması finansal tabloların hazırlanması ile ilgili temel
unsurlardan olup anılan tabloların güvenilirliğine zarar vermez.
6.
UMS 16 “Maddi Duran Varlıklar” standardı uyarınca bir
işletme maddi duran varlıklarını sadece maliyet modelini seçerek muhasebeleştirebilir.
C: Yanlış
Bir işletme
muhasebe politikası olarak ya maliyet modelini ya da yeniden değerleme modelini
seçer ve bu politikayı ilgili maddi duran varlık sınıfının tamamına uygular.
Maliyet modeline göre bir maddi duran varlık kalemi varlık olarak
muhasebeleştirildikten sonra, finansal tablolarda maliyetinden birikmiş
amortisman ve varsa birikmiş değer düşüklüğü zararları indirildikten sonraki
değeri ile gösterilir.
Yeniden
değerleme modeline göre gerçeğe uygun değeri güvenilir olarak ölçülebilen bir
maddi duran varlık kalemi, varlık olarak muhasebeleştirildikten sonra, yeniden
değerlenmiş tutarı üzerinden gösterilir. Yeniden değerlenmiş tutar, yeniden
değerleme tarihindeki gerçeğe uygun değerinden, müteakip birikmiş amortisman ve
müteakip birikmiş değer düşüklüğü zararlarının indirilmesi suretiyle bulunan
değerdir. Yeniden değerlemeler, raporlama dönemi sonu (bilanço) tarihi
itibariyle gerçeğe uygun değer kullanılarak bulunacak tutarın defter değerinden
önemli ölçüde farklı olmasına neden olmayacak şekilde düzenli olarak
yapılmalıdır.
7.
Bir özellikli varlığın elde edilmesi, inşaası veya
üretimi ile doğrudan ilişkilendirilebilen borçlanma maliyetleri, ilgili
özellikli varlığın maliyetinin bir parçası olarak aktifleştirilir.
C: Doğru
UMS 23
“Borçlanma Maliyetleri” standardı uyarınca özellikli varlıklar, amaçlanan
kullanıma veya satışa hazır duruma getirilebilmesi zorunlu olarak uzun bir
süreyi gerektiren varlıklardır. Bir özellikli varlığın elde edilmesi, inşaası
veya üretimi ile doğrudan ilişkilendirilebilen borçlanma maliyetleri ilgili
varlığın maliyetine dahil edilir. Bu tür borçlanma maliyetleri, güvenilir bir
biçimde ölçülebilmeleri ve işletmeye gelecekte ekonomik fayda sağlamalarının
muhtemel olması durumunda, özellikli varlığın maliyetinin bir parçası olarak
aktifleştirilir. Söz konusu borçlanma maliyetleri, özellikli varlıkla ilişkili
harcamaların hiç yapılmamış olması durumunda ortaya çıkmayacak borçlanma
maliyetleridir. Bir işletme, münhasıran bir özellikli varlığın elde edilmesi
amacı ile borçlanmışsa, o varlıkla ilgili olan borçlanma maliyetleri kolaylıkla
belirlenebilir. Belirli bir borçlanma ile bir özellikli varlık arasında
doğrudan bir ilişki olup olmadığının tespit edilmesi ve belirli bir harcamanın
hiç yapılmaması halinde kaçınılabilecek borçlanmaların belirlenmesi bazı
durumlarda zor olabilir. Örneğin; bu tür bir güçlük, finansman faaliyetlerinin
tek bir merkezden yürütüldüğü durumlarda meydana gelir. Bir şirketler
topluluğunun, borçlanma ihtiyaçları için çok sayıda değişik faiz oranlı
borçlanma araçları kullandığı ve bu fonları değişik esaslara göre grup
şirketlerine kullandırdığı durumlarda da güçlükler ortaya çıkar. Sonuç olarak,
özellikli varlıkların elde edilmesi ile doğrudan ilişkili borçlanma
maliyetlerinin tutarını belirlemek zordur, yorum yapılmasını gerektirir.
8.
İşletmelerin, yatırım amaçlı gayrimenkulleriyle ilgili
olarak yapmaları gereken dipnot açıklamaları arasında sözkonusu gayrimenkulden
elde edilen kira ve benzeri gelirler ile, dönem içinde katlanılan bakım onarım
giderleri yoktur.
C: Yanlış
UMS 40
“Yatırım Amaçlı Gayrimenkuller” standardı uyarınca, işletmelerin, yatırım
amaçlı gayrimenkulleriyle ilgili olarak yapmaları gereken açıklamalar özet
olarak şunlardır:
·
hangi değerleme yöntemini tercih ettiklerini,
·
gerçeğe uygun değerinin tespitinde kullanılan
yöntem ve varsayımları,
·
dönem içinde ilgili yatırım amaçlı gayrimenkulden
elde edilen kira ve benzeri gelirler ile, dönem içinde katlanılan bakım onarım
giderlerini maliyet yöntemi kullanılması durumunda uygulanan amortisman yöntemi
ve süresi.
9. Bir
kiralamanın finansal kiralama mı yoksa faaliyet kiralaması mı olduğunun
tespitinde, sözleşmenin şeklinden ziyade işlemin özü esas alınır
C: Doğru
UMS 17
“Kiralama İşlemler” standardı uyarınca aşağıda yer alan kriterlerin birlikte ya
da tek başlarına var oldukları kiralama işlemleri finansal kiralama olarak
kabul edilir:
a)
Kiralama sözleşmesinde, kiralanan varlığın
mülkiyetinin kiralama süresi sonunda veya daha önce kiracıya geçeceğinin
öngörülmesi;
b)
Kiracıya, kiralanan varlığı buna ilişkin
opsiyonun kullanım tarihinde oluşması beklenen gerçeğe uygun değerinden çok
daha düşük bir bedelle satın alma opsiyonu verilmesi nedeniyle, kiralama
sözleşmesinin başlangıcı itibariyle kiracı tarafından bu opsiyonun kullanılacağının
beklenmesi;
c)
Mülkiyet kiracıya geçmeyecek dahi olsa, kira
süresinin kiralanan varlığın ekonomik ömrünün büyük bir bölümünü kapsaması;
d)
Kiralama sözleşmesinin başlangıcı itibariyle,
asgari kira ödemelerinin bugünkü değerlerinin, en az, kiralanan varlığın gerçeğe
uygun değerine eşit olması ve
e)
Kiralanan varlığın, üzerinde büyük değişiklikler
yapılmadığı sürece, sadece kiracı tarafından kullanılabilecek özel bir yapıda
olması.
Aşağıda yer
alan kriterlerin birlikte veya tek başlarına var oldukları durumlar, yine
ilgili kiralama işleminin finansal kiralama olarak nitelendirilmesi sonucunu
doğurur:
a)
Kiracının kiralama işlemini feshedebilmesi
durumunda, kiraya verenin fesih işleminden kaynaklanan zararlarının kiracı
tarafından karşılanması;
b)
Kalıntı değerin gerçeğe uygun değerindeki
değişmelerden kaynaklanan kazanç ya da kayıpların kiracıya ait olması (örneğin
kiralama süresi sonundaki satış gelirlerinin tamamına eşit bir kira indirimi
şeklinde);
c)
Kiracının, piyasa fiyatının çok daha altında bir
bedelle bir dönem daha kiralamayı sürdürme hakkının bulunması.
Arazi ve bina
unsurunu birlikte içeren kiralama işlemlerinde, söz konusu unsurların finansal
kiralama sınıfına mı yoksa faaliyet kiralaması sınıfına mı dahil olduğu,
yukarıda belirtilen hususlar uygulanmak suretiyle her bir unsur için ayrı ayrı
belirlenir. Arazinin sınırsız bir yararlı ekonomik ömre sahip olması, bu
unsurun finansal kiralama mı yoksa faaliyet kiralaması mı olduğunun tespiti
sırasında göz önünde bulundurulması gereken önemli bir husustur.
10.
UFRS uyarınca, bedelsiz olarak elde edilen maddi olmayan
duran varlıklar işletmeler tarafında aktifleştirilemez.
C: Yanlış
UMS 36 “Maddi
Olmayan Duran Varlıklar” standardı uyarınca bedelsiz olarak elde edilmiş maddi
olmayan duran varlıklar da gerekli şartlar sağlandığında aktifleştirilir.
Bunlara bir örnek devlet teşviği yoluyla ücretsiz olarak elde edilen maddi
olmayan duran varlıklardır. Bu durum, devletin bir işletmeye verdiği havaalanı
iniş hakları, radyo veya televizyon istasyonu işletme lisansları, ithalat
lisansları veya kotalar ya da diğer sınırlı kaynaklara erişim hakları gibi
maddi olmayan duran varlıkları devrettiğinde veya dağıttığında söz konusu olur.
İşletme, UMS 20 “Devlet Teşviklerinin Muhasebeleştirilmesi ve Devlet
Yardımlarının Açıklanması” standardı uyarınca, başlangıçta, hem maddi olmayan
duran varlığı hem de ilgili teşviği gerçeğe uygun değerinden muhasebeleştirmeyi
seçebilir. İşletmenin, ilgili varlığı gerçeğe uygun değerinden muhasebeleştirmeyi
seçmemiş olması durumunda, başlangıçta anılan varlık, amaçlanan kullanımına
hazır hale getirilmesi ile doğrudan ilişkili giderler nominal tutarına ilave
edilmek suretiyle (UMS 20’nin izin verdiği diğer bir uygulama)
muhasebeleştirilir ve bilançoda aktifleştirilir.
11.
UMS 18 “Hasılat” standardı uyarınca, hasılat; alınan
veya alınacak olan bedelin maliyet değeri ile ölçülür.
C: Yanlış
Hasılat,
alınan veya alınacak olan bedelin gerçeğe uygun değeri ile ölçülür. Gerçeğe
uygun değer ise karşılıklı pazarlık ortamında, bilgili ve istekli gruplar
arasında bir varlığın el değiştirmesi ya da bir borcun ödenmesi durumunda
ortaya çıkması gereken tutardır. Bir işlemden doğan hasılat tutarı, genellikle
işletme ile varlığın alıcısı veya kullanıcısı arasındaki anlaşma ile
belirlenir. Hasılat, işletme tarafından uygulanan ticari iskontolar ve miktar
indirimleri de göz önünde tutularak, alınan veya alınacak olan bedelin gerçeğe
uygun değeri ile ölçülür. Çoğu durumda bedel, nakit veya nakit benzerleri
biçimindedir ve hasılat tutarı da alınan veya alınacak olan nakit ya da nakit
benzerleri tutarıdır.
12.
UFRS uyarınca Stoklar maliyet değeriyle değerlenmelidir.
C: Yanlış
Stoklar,
maliyetin ya da net gerçekleşebilir değerin düşük olanı ile değerlenmektedir.
Sabit ve değişken genel üretim giderlerinin bir kısmını da içeren maliyetler
stokların bağlı bulunduğu sınıfa uygun olan yönteme göre ve çoğunlukla
hareketli ağırlıklı ortalama maliyet yöntemine göre değerlenir. Net
gerçekleşebilir değer, olağan ticari faaliyet içerisinde oluşan tahmini satış
fiyatından tahmini tamamlanma maliyeti ile satışı gerçekleştirmek için
yüklenilmesi gereken tahmini maliyetlerin toplamının indirilmesiyle elde
edilir. Stokların net gerçekleşebilir değeri maliyetinin altına düştüğünde,
stoklar net gerçekleşebilir değerine indirgenir ve değer düşüklüğünün oluştuğu
yılda gelir tablosuna gider olarak yansıtılır. Daha önce stokların net
gerçekleşebilir değere indirgenmesine neden olan koşulların geçerliliğini
kaybetmesi veya değişen ekonomik koşullar nedeniyle net gerçekleşebilir değerde
artış olduğu kanıtlandığı durumlarda, ayrılan değer düşüklüğü karşılığı iptal
edilir. İptal edilen tutar önceden ayrılan değer düşüklüğü tutarı ile
sınırlıdır.
13.
Şerefiye gibi sınırsız ömrü olan varlıklar itfaya tabi
tutulmazlar.
C: Doğru
Şerefiye gibi
sınırsız ömrü olan varlıklar itfaya tabi tutulmazlar. Bu varlıklar için her yıl
değer düşüklüğü testi uygulanır. İtfaya tabi olan varlıklar için ise defter
değerinin geri kazanılmasının mümkün olmadığı durum ya da olayların ortaya
çıkması halinde değer düşüklüğü testi uygulanır. Varlığın defter değerinin geri
kazanılabilir tutarını aşması durumunda değer düşüklüğü karşılığı kaydedilir.
Geri kazanılabilir tutar, satış maliyetleri düşüldükten sonra elde edilen
gerçeğe uygun değer veya kullanımdaki değerin büyük olanıdır. Değer
düşüklüğünün değerlendirilmesi için varlıklar ayrı tanımlanabilir nakit
akışlarının olduğu en düşük seviyede gruplanır (nakit üreten birimler).
Şerefiye haricinde değer düşüklüğüne tabi olan finansal olmayan varlıklar her
raporlama tarihinde değer düşüklüğünün olası iptali için gözden geçirilir.
14.
Gelir ve gider kalemleri, dönem içerisindeki döviz
kurlarında önemli bir dalgalanma olmadığı takdirde dönem içerisindeki ortalama
kurlar kullanılarak çevrilir.
C: Doğru
Şirketin yabancı
faaliyetlerindeki varlık ve yükümlülükler, finansal tablolarda bilanço
tarihinde geçerli olan kurlar kullanılarak sunum para birimi cinsinden ifade
edilir. Gelir ve gider kalemleri, işlemlerin gerçekleştiği tarihteki kurların
kullanılması gereken dönem içerisindeki döviz kurlarında önemli bir dalgalanma
olmadığı takdirde (önemli dalgalanma olması halinde, işlem tarihindeki kurlar kullanılır),
dönem içerisindeki ortalama kurlar kullanılarak çevrilir. Oluşan kur farkı
özkaynak olarak sınıflandırılır ve Şirketin yabancı para çevrim farkları fonuna
transfer edilir. Söz konusu çevrim farklılıkları yabancı faaliyetin elden
çıkarıldığı dönemde gelir tablosuna kaydedilir.
Yurtdışında
faaliyet satın alımından kaynaklanan şerefiye ve gerçeğe uygun değer
düzeltmeleri, yurtdışındaki faaliyetin varlık ve yükümlüğü olarak ele alınır ve
dönem sonu kuru kullanılarak çevrilir.
15.
UMS 10 “Raporlama Döneminden (bilanço tarihinden)
Sonraki Olaylar” standardı uyarınca, bilanço tarihinden sonraki olaylardan kar
zararı etkileyenlerin tümü finansal tablolarda düzeltme yapılmasını gerektirir.
C: Yanlış
Aşağıda yer
alan hususlar, raporlama döneminden (bilanço tarihinden) sonraki düzeltme
gerektiren olaylara örnek olarak verilmiştir. Bu olayların ortaya çıkması
durumunda, ilgili kalemin tutarı buna göre düzeltilir veya daha önce finansal
tablolara alınmamış olanlar finansal tablolara alınır.
a)
bilanço tarihi itibariyle bir borcunun
bulunduğunu teyit eden, raporlama döneminden (bilanço tarihinden) sonra
sonuçlanmış bir dava ile ilgili olarak; daha önce finansal tablolara alınan
karşılık tutarları “UMS 37 Karşılıklar, Koşullu Borçlar ve Koşullu Varlıklar”
Standardı uyarınca düzeltilir ya da ilgili tutar için ayrılan karşılık finansal
tablolara alınır. Sonucun, UMS 37 Paragraf 16 kapsamında ele alınabilmesine
olanak tanıyacak kanıtlar sunması nedeniyle, işletmenin bu durumu sadece bir
koşullu borç olarak göstermesi yeterli değildir.
b)
bilanço tarihi itibariyle bir varlığın değerinde
düşüklük olduğuna veya daha önce finansal tablolara alınan değer düşüklüğü
tutarının düzeltilmesi gerektiğine dair bir bilginin bilanço tarihinden sonra
ortaya çıkması halinde
c)
bilanço tarihinden önce satın alınan varlıkların
maliyetlerinin veya satılan varlıklardan elde edilen gelirlerin, bilanço
tarihinden sonra belirli hale gelmesi düzeltme gerektirir.
d)
bilanço tarihinden önceki olaylar nedeniyle,
kardan pay veya ikramiye gibi bilanço tarihi itibarıyla hukuki veya zımni
kabule dayalı bir borcun olduğu durumlarda, ikramiye veya kardan payın bilanço
tarihinden sonra belirli hale gelmesi düzeltme gerektirir.
e)
finansal tabloların gerçeğe uygun olmadığını
gösteren hata ve hilelerin ortaya çıkarılması düzeltme gerektirir.
Bilanço
tarihinden sonraki düzeltme gerektirmeyen olaylara, bilanço tarihi ile finansal
tabloların yayımı için onay verme tarihi arasında yatırımların piyasa
değerlerinde ortaya çıkan değer düşüklükleri örnek olarak verilebilir. Bu değer
düşüklükleri, yatırımların bilanço tarihindeki durumu ile ilgili olmayıp,
sonraki dönemlerde ortaya çıkan durumu yansıttığından, yatırımlara ilişkin
finansal tablolara alınan tutarlarda herhangi bir düzeltme yapılmaz. Benzer
şekilde, yatırımlarla ilgili olarak, ek
açıklamalar yapılması gerekli olabilir, ancak raporlama dönemi sonu (bilanço
tarihi) itibarıyla açıklanan tutarlar güncellenmez.
16.
UFRS uyarınca, gerçekleşmesi şüpheli yükümlülük ve
askıdaki işlemlerden doğabilecek muhtemel kayıplar için karşılık ayrılır.
C: Doğru
Geçmiş
olaylardan kaynaklanan mevcut bir yükümlülüğün bulunması, yükümlülüğün yerine
getirilmesinin muhtemel olması ve söz konusu yükümlülük tutarının güvenilir bir
şekilde tahmin edilebilir olması durumunda finansal tablolarda karşılık
ayrılır.
Karşılık olarak
ayrılan tutar, yükümlülüğe ilişkin risk ve belirsizlikler göz önünde
bulundurularak, bilanço tarihi itibariyle yükümlülüğün yerine getirilmesi için
yapılacak harcamanın tahmin edilmesi yoluyla hesaplanır. Karşılığın, mevcut
yükümlülüğün karşılanması için gerekli tahmini nakit akışlarını kullanarak
ölçülmesi durumunda söz konusu karşılığın defter değeri, ilgili nakit
akışlarının bugünkü değerine eşittir.
Karşılığın
ödenmesi için gerekli olan ekonomik faydanın bir kısmı ya da tamamının üçüncü
taraflarca karşılanmasının beklendiği durumlarda, tahsil edilecek tutar, ilgili
tutarın tahsil edilmesinin hemen hemen kesin olması ve güvenilir bir şekilde
ölçülmesi halinde varlık olarak muhasebeleştirilir.
17.
Vergi Usul Kanunu ile UFRS arasındaki farklardan biri UMS
19 “Çalışanlara Sağlanan Faydalar” Standardı uyarınca kıdem tazminatı
yükümlülüğünün bilançoda muhasebeleştirilmesidir.
C: Doğru
Türkiye’de
mevcut kanunlar ve toplu iş sözleşmeleri hükümlerine göre kıdem tazminatı,
emeklilik veya işten çıkarılma durumunda ödenmektedir. Güncellenmiş olan UMS
19" “Çalışanlara Sağlanan Faydalar” standardı uyarınca söz konusu türdeki
ödemeler tanımlanmış emeklilik fayda planları olarak nitelendirilir. UMS 19
uyarınca kıdem tazminatları ve kullanılmayan izinler için bilanço tarihi
itibariyle karşılık ayrılır ve gider yazılır. Bilançoda muhasebeleştirilen
kıdem tazminatı yükümlülüğü, gelir tablosuna alınmamış aktüeryal kazanç ve
zararlar nispetinde düzeltilmesinden sonra kalan yükümlülüğün bugünkü değerini
ifade eder.
18.
UMS 7 “Nakit Akım Tablosu” standardı uyarınca, nakit
akım tablosunda gösterilen nakit giriş çıkışları netleştirme esasına göre
gösterilemez.
C: Yanlış
UFRS uyarınca
bazı durumlarda nakit akım tablosu hazırlanırken netleştirme yapılabilir.
Örneğin, aşağıda belirtilen yatırım ve finansman faaliyetlerinden sağlanan
nakit akışları netleştirme esasına göre gösterilebilinir.
a)
İşletme yerine müşterilerin nakit akışını
yansıtan ve işletme tarafından müşteriler adına yapılan nakit tahsilat ve
ödemeler
b)
Devir hızı yüksek, tutarları büyük ve vadeleri
kısa olan kalemlere ilişkin nakit girişleri ve çıkışları
19.
UMS 11 “Stoklar” standardı uyarınca inşaat
sözleşmelerinde gelir ve maliyet inşaat tamamlanınca muhasebeleştirilir.
C: Yanlış
Bir inşaat
sözleşmesinin sonucu güvenilir biçimde öngörülebiliyorsa, inşaata ilişkin gelir
ve maliyetler raporlama dönemi sonu itibariyle sözleşmeye konu işin tamamlanma
aşaması esas alınarak, gelir ve giderler olarak finansal tablolara yansıtılır.
Tamamlanma yüzdesi yöntemi her hesap döneminde sözleşme geliri ve sözleşme
maliyetlerine ilişkin cari tahminlere birikimli olarak uygulanır. Bu nedenle,
sözleşme geliri veya sözleşme maliyetlerine ilişkin tahminlerdeki bir
değişikliğin etkisi veya sözleşme sonucuna ilişkin tahminlerdeki değişikliğin
etkisi, muhasebe tahminlerindeki bir değişiklik olarak muhasebeleştirilir.
Değiştirilen tahminler değişikliğin yapıldığı dönemin kar veya zararına
yansıtılan gelir ve gider tutarlarının belirlenmesinde ve izleyen dönemlerde
kullanılır.
20.
UFRS uyarınca, satış giderleri stokların maliyetine
ilave edilir.
C: Yanlış
Satış
giderleri, stokların maliyetine ilave edilmez ve ilgili döneme gider olarak
yazılır. Stokların maliyetine alınmayan ve oluştukları dönemin gideri olarak
kabul edilen giderlere ilişkin örnekler şöyledir:
Normalin
üstünde gerçekleşen, ilk madde ve malzeme (fire ve kayıplar), işçilik ve diğer
üretim maliyetleri,
·
Bir sonraki üretim aşaması için zorunlu olanlar
dışındaki depolama giderleri,
·
Stokların bulunduğu konum ve duruma gelmesinde
katkısı olmayan genel yönetim giderleri,
·
Satış giderleri,
·
UMS 23 “Borçlanma Maliyetleri” standardı
kapsamında özellikli varlık niteliğinde olan ve satılabilir duruma getirilmesi
uzun bir süreyi gerektiren stoklar için katlanılan borçlanma maliyetleri
istenirse stok maliyetine eklenebilir. Bunun dışındaki yabancı para cinsinden
yapılan alımlar sonucu oluşan kur farkları stokların maliyetine alınmaz,
·
Bir işletme stokları vadeli ödeme koşuluyla almış
olabilir. Anlaşma, peşin alım fiyatı ile ödenen fiyat arasında bir fark olan
finansman unsuru içerdiği takdirde, bu unsurlar finanse edildiği dönemde faiz
gideri olarak muhasebeleştirilir.
Yorumlar
Yorum Gönder